Smart ForTwo modelini biliyorsunuz. 2.69m uzunluğunda olan araç özellikle 2 kişilik olması, hafif olması, küçük motoru ile hem ekonomik hem de çevreci olmasıyla ünlü. Ama aracın bu kadar küçük ve hafif olması paralel park edilmesinin kolay olduğu anlamına gelmemekte. İzleyeceğiniz videolarda bu işin ne kadar zor ve zahmetli olduğunu göreceksiniz. ideonun sonunda bile parkın düzgün gerçekleşitremediğine şahit olacaksınız. Böyle bir durumda bu kadar küçük ve hafif bir aracınız var ise lütfen yakınınızda bulunan 2 kişiyi çağırın ve aracı taşıyıp park etmelerini sağlayın. Aksi durumda bu araca ne ekonomik nede çevreci denebilir.
İtalyan, lüks, ateşli motorlar, spor araçlar, prestijli modeller. Bu özellikleri taşıyan İtalya’da ve gerçek bir İtalyan birkaç marka biliyoruz. Bu markalardan biride Maserati tabiki. Firma ilk kez 2011 Frankfurt fuarında tanııtığı konseptini, 2012 Detroit fuarında seri üretime geçireceği hali olan Lüks SUV modeli Kubang olarak tanıttı. İlk bakışta nasıl bir SUV bu diyebilirsiniz. Chrysler – Fiat ortaklığının bir ürünü olarak Amerikan kullanıcılarını hedef alarak tasarlanmış bir model aslında. Amerika’da üretilip Amerikan kullanıcılarının beğenisine sunulacak. Bu nedenle en ideal yer olarak Detroit Fuarında görücüye çıkarılmış bir model.
– 2006 yılında piyasaya çıktığında bildiğimiz kutu gibi bir araçtı. Özellikle Grande damgasını yiyince bir anda gözdeler arasına girdi. Ardından Evo gibi bir ismi ek olarak alınca beğenilen bir otomobil oldu. Fiat küçük sınıf araçları üretme ve satma konusunda uzman bir firma. Bunu yapabildiğini her fırsatta gerek yenilemiş olduğu modellerde gerekse son yıllarda tekrardan ön plana çıkardığı reklam-tanıtım-organizasyonlardan görebiliyoruz. Sonuç olarak Fiat Grande Punto, Punto Evo devri artık sona erdi. Model özüne dönerek Fiat Punto ismiyle yoluna devam etme kararı aldı.
OYDER’in 2000’den fazla kişiyle birebir soru-cevap şeklinde düzenlediği anketinin sonuçları açıklandı. Yeni otomobil almayı en çok fiyat/vergi oranı belirlerken, ikinci öncelik banka kredilerinin uygunluğu olmuş. Yoğun olarak 1.6 lt motorlu araçlara hücum yaşanırken, bunun nedeni olarak nakit/banka kredilerinin ortak kullanılması görülüyor. Binek araç veya ticari araç alırken yine öncelik fiyattaki uygunluk ve yapılan indirimler ile yakıt tüketimi az olan modeller tercih edilmiş. Tabi ki otomobil alarak iş sona ermiyor, elden çıkarmak istediğinizde de ikinci el değer kayıpları devreye giriyor. Tüketici alırken bu durumu düşünmese de azınlıkta kalan bir kesim kesinlikle aldığı aracı satmak istediğinde en az zararla satmayı düşünerek aracı satın alıyor. Oyder’in anketi bu gibi belirli konularda bilgi sahibi olmamızı sağlayan donelerle dolu. Detaylarını incelemek iterseniz;
– 15-17 Mayıs 1961 tarihleri arasında düzenlenen Otomobil Endüstrisi Kongresi‘nin açılış konuşmasını yapan devlet başkanı Cemal Gürsel şöyle demiştir: “….Tarımı da ıslâh edeceğiz; ancak ot satmakla neticeye varmak kabil değildir. Bir vapur dolusu pamuk karşılığı yedi-sekiz otobüs alabiliyoruz. Bir vapur pamuğun ne emeklerle meydana geldiğini takdir edersiniz. Bu cihetle sanayi de lâzımdır. Muvazeneli (dengeli) bir tempo ile sanayileşmek mecburiyetindeyiz. Buna mutlak zaruret vardır. “Bizde sanayi yok mu?” diye soracaksınız. Vardır; ancak bunlar o kadar dağınıktır ki, heyeti umumiyesini (tamamını) bir istikamette çalıştırmak lâzımdır.Otomobil sanayiine gelince; medenî bir memleket nakil vasıtalarını kendisi yapmalıdır. Nakil vasıtaları bugünkü dünyada, ekonomik alanda büyük yer almaktadır. Nakil vasıtalarını kendimiz yapmalı, kendi vasıtalarımızla taşımalıyız. Bidayette (başlangıçta) bazı yerli aksamlarını vücuda getirmeli ve inkişaf ettirerek (geliştirerek) % 70 – 80’ini meydana getirmeliyiz. Türkiye’de otomobil yapılamaz diyorlar. Bu tamamiyle kara bir düşüncenin mahsulüdür. Türkiye’nin bugün malik olduğu bir çok sanayi kolları vardır ki, bizi bu mevzua da teşvik ediyor….” Kongrenin ardından Cemal Gürsel imzalı 22 Nisan 1961 günü 18-1959 sayılı ve “çok gizli” damgasını taşıyan bir Başbakanlık yazısı Ulaştırma Bakanlığı’na iletildi. Yazıda şöyle deniyordu: “Devlet Demiryollarımızın teknik imkanlarının müsait ve mükemmel olması nedeniyle, milli ekonomide mühim bir yer işgal edecek olan otomobil imalatı sanayinin kurulmasına liderlik etmesini uygun görmekteyim.“
– İzmir Autoshow, kulağa çok hoş geliyor. Bir İzmirli olarak fuarların azlığı yada bekleneni verememesi nedeniyle hep üzülmüşümdür. Geçen haftalarda yapılan Yapı Fuarı ile artık güzel şeylerde İzmirde olacak diye heyecanlanmıştım. Şimdi ise 25-30 Ekim 2011 tarihleri arasında 3 yıl aradan sonra yapılan İzmir Autoshow‘a gittim, gördüm, dolaştım ve çıktım. Gitme sebebimi söyleyeyim Klasik araçları görebilmekti. Tek o araçlar olsaymış kesinlikle yeterde artarmış bile. Bu nedenle İzmir’e Autoshow’un yakışmadığını bir kez daha söylüyorum.
– DRD Derindere Filo Kiralama firması, 14 bin âdete yaklaşan araç filosu, 800 âdeti aşan servis noktası, 1300’ü aşan müşteri sayısı ile iyi bir iş yaptığının kanıtı. Müşterilerinide düşünerek gerek son kullanıcı gerekse firma imajınıda gözeterek web ortamında da kendilerini göstermek istemişler. Bunun en güzel adımı sitenin yenilenmesi ve basit bir arayüz sunulması. Bu haberde ben firmanın işleyiş şekli ile değil hazırladığı web sitesi üzerinden giderek beğendiğim ve eleştirdiğim noktaları listelemek istedim. Buyrun.
– Infiniti QX56 modeli daha doğrusu bu modelin kullandığı motor baz alınarak, bu motorun üretildiği Tennessee Eyaletinde bulunan Tennessee Technical Center ve Nashville State Community College otomotiv teknik eğitimi programı öğrencileri tarafından hayata geçilen bir tekne projesi. Henüz teknenin son hali belli değil sadece eskizleri dağıtılmış durumda. Infiniti yönetimi bu devasa motorun sadece karada iş görmesinden daha çok, daha büyük yükleri ve daha farklı yollarda da kendini kanıtlamasını istemişler ve bunun ilk adımı olarak öğrencilerle beraber giriştikleri projede son adıma gelmiş durumdalar. Infiniti QX serisi ve tekne özelliklerinin detayları yazının devamında.