– 5-11 Temmuz 2010 tarihleri arasında İzmir Yarış Pistinde gerçekleşen Formula-G organizasyonunda Işık Üniversitesi Güneş Arabası Pilotu Burcu Burkut Erenkul ile İnternet, genel konular, özgeçmişi, ralli geçmişi ve Formula-G gibi konulardan oluşan söyleşimizi gerçekleştirdik. İnterneti yoğun olarak kullandığını ile başlayan sohbet, Türkiyenin en genç bayan ralli pilotu ünvanını en genç bayan ralli şampiyonu olarak değiştirmeyi hedeflediğini belirterek sona erdi. Söyleşinin tamamını okumanızı öneririm.

Röportaj: Burcu Burkut Erenkul
Yer: İzmir Yarış Pisti
Tarih: 9 Temmuz 2010 saat:17:30
Süre: 40dk
Websitesi: http://www.burcuburkuterenkul.com (Site yapım aşamasında 16 Temmuz 2010)
Facebook Fan Sayfası: http://www.facebook.com/pages/Burcu-Burkut-ERENKUL/129294615286
Twitter: http://twitter.com/BurcuERENKUL
ForsTV Daihatsu Materia Tanıtımı: http://www.forstv.com/bolum_detay.asp?bolum_adi=Daihatsu_Materia&bolum_id=88
Boo Dergisi 15 Ekim 2009 Sayı 46 Röportajı: http://www.boodergi.com/site.html

Burcu Burkut Erenkul Röportajı

İnternet:
-İnterneti hangi amaçlarla kullanıyorsun? En çok internet ortamında hangi haberleri ararsın? Aratırsın?

– Öğrenci olduğum için yoğun olarak interneti kullanmaktayım. Ayrıca ralli haberlerini, forumlar neler yazılmış, neler üzerinde durulmuş onları aratmaktayım ve takip etmekteyim. herkes gibi bende bir Facebook kullanıcısıyım. Pilotların hayran sayfalarını sıkça takip ederek, nerelerde olduklarını ve neler yaptıklarını öğrenebiliyorum.

-Kendine ait bir web siten bulunuyor mu? burcuburkuterenkul.com alan adıyla alınmış bir site mevcut ama yapım aşamasında gözükmekte. Sana mı ait? Sana ait ise bu site aracılığı ile kimlere ulaşmak istiyorsun?

– Evet bana ait. Şu an yapım aşamasında.

-Sosyal medya araçlarını kullanıyor musun? Hangi siteleri kullanmaktasın?

– Yoğun olarak Facebook sitesini kullanmaktayım. Bu sitenin haricinde ise Twitter profilimide güncel tutmaya çalışıyorum.

-Motorspor.com sitesinde 2005 yılında açılmış “n’olur bi sponsorr yaa yoksa öliicemmmm “ isimli konu başlığı, Forstv’de yayınlanan Daihatsu Materia tanıtımınız, BOO Dergisi 46.sayısında yayınlanan geniş röportajın, Facebook profilin, senin adına açılmış Facebook fan sayfan, Twitter hesabın, Myspace sayfan mevcut. Bu sayfaları ne sıklıkla kullanmaktasın? Etkin şekilde kullanabiliyor musun?

– Motorsporlarında açtığım başlık 2005 yılında yayınlanmış yani oldukça eski bir tarihe ait. O zaman o başlığı açtığımda yaşımında çok küçük olması nedeniyle sponsorların bu tarz yerlerden bulunduğunu sanıyor olabilirim ama şu an o sayfanın silindiğini biliyorum. Facebook’u yoğun kullanmamın nedenide Fan sayfamın bulunması ve oradan gelen her bir yazıyı okuyarak cevaplamak istememden kaynaklanıyor. İnsanlar seni takip ediyorlar, sorular soruyorlar, yarışların nasıl geçtiğini öğrenmeye çabalıyorlar ve neler yaptığını merak ediyorlar bende sık sık sayfayı ziyaret ederek soruları cevaplamaya, tebrikleri kabul etmeye çalışıyorum. Bu sayede hem onlar bana hem de ben sayfamın ziyaretçilerine kolayca ulaşabiliyorum.

-Motorsporları camiası internet ortamını etkin şekilde kullanabiliyor mu? Yoksa halen yarışlar kulaktan kulağa haberdar edilerek mi takip edilmekte?

– Eskiden dediğin gibi Kulaktan kulağa yada bu işin içindeki insanların çevrelerini haberdar ederek, belli bir kitlenin pistlere yada parkurlara gelmesiyle gerçekleşiyordu. Son 2-3 yıldır Facebook ve benzeri Forum sitelerindeki duyurular, motorsporları ekiplerinin çekilen videoları internet ortamına taşımaları, pilotların fan sayfaları sayesinde İnternet motorsporları içinde yoğun olarak kullanılmaya başlandı.

Genel Sorular : Kısa ve hızlı cevaplanabilecek sorular
-Kendine ait bir aracın var mı? Günlük hayatta hangi aracı kullanıyorsun?

– Kendime ait bir aracım yok. Aileme ait Honda Civic kullanmaktayım.

-Hızı gerçekten seviyor musun?

– Evet

-Favori otomobil markası – modeli? Hangi renkte olmasını istersin?

– Sürmekten keyif aldığım tüm otomobilleri seviyorum aslında. Ama İtalyan arabalarını daha çok seviyorum. Ferrari mesela. Renk olarakta Ferrari diyince kırmızı renk gelebilir aklınıza ama favori rengim Pembe.

-Otomobilde ilk aradığın özellik, ilk baktığın nokta hangisi?

– Görüş açısının kusursuz olması, koltuğa oturduğumda kendimi güvende hissettirmesi ve belli kumandalara rahtaça ulaşabilmem gerekiyor. Bir aracı seçerkende bu özelliklerine dikkat ediyorum.

-Manuel mi otomatik vites mi tercihindir? Manuel vitesi seçme nedenlerin nelerdir?

– Otomatik vitesli bir araç kullanmak bana keyifsiz geliyor. Aracı gerçekten sizin kullandığınızı hissetmiyor. Manuel vitesli bir araç seçmemin nedenide budur muhtemelen.

-Şehir trafiğinde sakin misin? Kırmızı ışıkları, kırmızı ışıkta yeşil ışık yanıncaya kadar beklemeyi sever misin?

– Şehir trafiğinde sakin olmaya çalışıyorum. Özellikle fren noktasının neresi olduğunu henüz algılayamamış sürücüler mevcut. Bu tarz sürüş yapan sürücüler trafikte, en büyük tehlikeyi oluşturuyorlar. Kırmızı ışıkta durmayı sevmiyorum ama kesinlikle BEKLENMESİ GEREKİYOOOO.

-Favori Ralli pilotun? Yabancı – Türk

Türk: Benim Serkan Yazıcı’ya olan büyük bir ilgim var. Özellikle sürüş stilini çok beğeniyorum.
Yabancı: Sébastien Loeb’de benim için özel bir pilot.

-Favori ralli aracın?

– Artık Fiesta diyeyim. WRC’de ise Citroen WRC aracı favorim.

-Favori bilgisayar oyununuz?

– Çoğunlukla Richard Burns Rally oynuyorum.

– Yarıştan önce uyguladığınız yada inandığınız bir uğurunuz var mı?

– Bir tane kolyem var. Her yarışta takıyorum. Uğur getirdiğine inanıyorum. Bunun haricinde dua ediyorum gaza basıyorum.

Özgeçmiş – Karting – Ralli:
-Kısaca öz geçmişinden bahseder misin?

– 1989 İstanbul doğumluyum. Radyo-Televizyon bölümünü bitirdim. Yeni mezun oldum. 7 Yaşında babamın çabasıyla kartinge başladım. 15 yaşıma kadar karting yaptım. İstanbul Endurance Cup ile 2 sezon yarıştım ve Polo Ladies Cup ile otomobille il kez pist yarışına çıktım. Bunun ardından Ralli yarışları geldi.

-Boo Dergiye yaptığın röportajda sana sorulan ilk soru hikayenin en başından nasıl başladığı sorulmuş. Sende annen sana hamile iken baban ile birlikte Renç Koçibey rallisine izinsiz girerek başladığını belirtmişsin. Bize de anlatabilir misin senin hikayen, en başından nasıl başladı?

– Babamın halen devam eden bir yarış tutkusu var ve sorudada bahsettiğin gibi bir yarışa daha doğrusu bir tırmanma etabına izinsiz giriyorlar ve babam acaba ben ne kadar zaman yaparım parkura girmesiyle benimde yarış heyecanım başlamış oluyor. 7 yaşına kadar bu süreç yarışları seyirci olarak izlemekle geçti. 7 yaşından itibarende bahsettiğim gibi kartinge başlamış oldum.

-Motorsporlarının başlangıcı olarak karting kabul edilmekte. Sende küçük yaşlarda bu spor ile başlamışsın. Başlangıcı karting sporu ile yapmak ve daha sonra ralliye geçiş yapmak ile direkt ralli eğitimleri alarak ralliye başlamak arasında belirgin farklar nelerdir? Başlangıç eğitimi olarak aldığın karting sporu sana neler kattı?

– Karting bencede bu işin başlangıcı ve olması gerekiyor kesinlikle. Dışarıdan kartinge bakanlar kolayca sürüldüğünü zannedebilirler çünkü artık en küçük alışveriş merkezinin otoparkında bile bir küçük pist bulunuyor. Ama o heryerde gördüğümüz karting bildiğimiz karting ne yazikki değil. Kartingte yarış esnasında altınızdaki araca hükmetmek gerçekten çok zor bir olay. Nerede frene basacağınız, nerede hızlanacağınız, çizginizi nasıl takip edeceğinizi öğrenebileceğiniz en iyi araç bence. Bu konudada benim uzun yıllar bu sporu yapmam sayesinde, Otomobil yarışlarına geçişimde karting beni 1 adım öne taşıdı diyebilirim. Tabi ki bir Ralli diğeri pistte kullandığımız iki ayrı araç. Sonuca bakarsak bana pozitif yönde etkileri var diyebiliriz.

-Halen karting turnuvalarına katılıyor musun?

– Zaman buldukça tabi ki katılıyorum ama karting kondisyon bakımından üst düzeyde bir spor ve beni oldukça zorlamakta. Bu karşın fırsatım varsa karting yarışlarına ve turnuvalarına katılmaya çalışıyorum.

-Her yer belirgin olarak başlıklar atılıyor. Erkeklere toz yutturdu. Rüzgarın kızı esti geçti v.b başlıklar atılıyor. Erkeklere toz yutturmak eğlenceli mi? Peki bu sporun cinsiyet ile bir ayrımı söz konusu mu?

– Eğlenceli tabi ki 🙂 Erkekleri geride bırakmak gerçekten çok büyük bir zevk. Sporun cinsiyet ayrımı söz konusu değil tabi ki. Ama erkeklerin bayanlardan üstün olan yönleri bulunuyor. Ama aradaki bu farkların o kadar önemli olmadığını bize Burcu Çetinkaya yıllar öncesinden gösterdi. Bizlerde bu çizgide devam etmekteyiz. Bizden sonra gelenlerde aynı şekilde bir ayrımın söz konusu olmadığını, erkekler ile aynı eşit şartlarda yarıştığımızı ve hatta onlardan daha iyi olabileceğimizi göstereceklerdir.

-Bildiğim kadarıyla Motosiklet camiasında Rüzgarın Kızı Ayşe Şule Bilgiç, Otomobil camiasında da rüzgarın kızı sensin. Rüzgarın kızı lakabı nereden gelmekte?

– Sorun yaşıyorum aslında bu konuda. İzmirde Go-kartta Mini kategoride yarışırken İzmir gazetesinde bir başlık atılmıştı işte o başlıkta lakabın başlangıcı oldu. ATV haberde bu tarz bir başlık atınca Ayşe Şule Bilgiç bu durumdan rahatsız olduğunu belirtmiş. Ama halen böyle bir sorun var mı bilmiyorum. Eğer böyle bir sorun var ise kendisiyle görüşmek – bu konuda bir sonuca ulaşmak isterim.

-Kartingten Ralliye geçişini sağlayan dönüm noktası nedir?

– Polo Ladies Cup tabi ki. Bir otomobile hakim olduğumu göstermemi sağladı. Bu güzel organizasyonda Ralliye başlamamın bir adımıydı kesinlikle.

-2006 yılında Polo Ladies Cup deneyimin olmuş. Bence o yıllarda Seat Cup ile beraber gerçekteştirilen ve şu anda dahi bir benzeri bulunmayan tek –gerçek organizasyondu. Hem Polo Ladies Cuptan hem de neden güzel olan bu tür organizasyonların neden tekrar etmediği hakkında görüşlerini alabilir miyim?

– Tekrar edilmemesinin nedeni muhtemelen kendi açımdan değerlendirerek söylüyorum, basın ve sponsorun yarışlardan çekilmesi başlıkları altında toplayabiliriz. Hem o sırada çıkan ekonomik krizinde etkisiyle motorsporları bitme noktasına geldi, bu sırada ekonomik nedenlerle sponsorun bu turnuvayı devam ettirmemesi ve basının da bu etkinlikleri etkili şekilde yansıtamaması nedeniyle bu tarz güzel bir etkinlik bitmiş oldu. Gönül isterki yeniden bu organazisyon canlansın, tekrarlansın ve motorsporları yeni bir soluk daha kazansın.

-Pembe jantlı – pembe aynalı Yarış aracından bahseder misin? Teknik özellikleri, kaç yıldır kullanıyorsun? Araç üzerinde senin yapmak istediğin daha farklı modifikasyonlar var mı?

– Araç babama ait. Yarışmam için aracı bana devretti. 2007 yılında babamla girdiğimiz bir yarıştan sonra babamı zorlayarak aracı kendisinden aldım. 2008 yılında ilk rallimi yaptım. Bu yıldan sonra katıldığım İstanbul Rallisinde araç üzerinde pembe jant ve ayna modifikasyonlarını yaptık. N2 grubu 1600cc 135BG bir Fiat Palio aracı kullanıyorum.

-2008 yılında İstanbul Rallisine arkadaşlarının desteğinle katıldığını belirtmişsin. O yıla geri dönerek neler oluduğunu nasıl zorluklar karşılaştığını ve Pembe jantlı-pembe aynalı otomobilini nasıl yeniden canlandırdığını anlatabilir misin?

– 2008 yılı ilk rallim. Söylendiği gibi çok büyük zorluklarla girdim. Ralli hayatımın başlangıcı olduğu içinde benim için çok önemli.

-Henüz sezon bitmedi ama bu güne kadar 2010 yılında aklında kalan en önemli anın nedir?

– 2010 yılına çok farklı hedeflerle girmiştim. WRC’ye kayıt yaptırdım ama bazı sebeplerden dolayı katılamadım. 2010 yılında ilk rallimi geçen hafta yapılan İstanbul Rallisinde yaptım. Bu ralli benim açımdan şu anda söyleyemeyeceğim bir sebepten dolayı çok önemliydi. Bu sebebin ne olduğunu önümüzdeki sezon öğreneceksiniz.

-2010-2011 yılı hedeflerinden bahseder misin? İleriye dönüp planların nelerdir? Seni nerelerde görebileceğiz bundan sonra?

– 2011’de hedefler daha da büyüdü. Gençler ve bayanlar şampiyonluğunu hedefliyorum. Bu adımları gerçekleştirdikten sonrada Burcu Çetinkayanın izinden gideceğim.

-2008 yılında birde Offshore Şampiyonasında yarışmışsın. Kızgın kumlardan serin sulara geçiş hikayeni detaylandırabilir misin?

– Bir anda olay bir şeydi. Pilotla İngilizce konuşmak, o aracın içinde olmak çok ilginçti ve korkutucuydu. Maske ile yarışmak durumundasınız. Hep düşündüğünüz şey ya takla atarsak ve bu aracın içinden çıkamazsak. Bunu düşününce ralli otomobili gerçekten daha az tehlikeli görünüyor ama her sporunda heyecanı bambaşka.

-Gelelim sponsor konusuna. Nedir bu sponsorlardan insanların çektiği. Ülkemizde henüz bu tarz, gerek spora yönelik olsun gerek sosyal sorumluluk projeleri olsun firmaların destekleri ya çok ufak olmakta yada belli çekinceler sunarak sizinle irtibatı koparmaktalar. Buradan sponsorlar bakımından karşılaştığın zorluklar ve sponsor olabilecek firmalara söylemek istedikleri nelerdir?

– Sponsorluk ülkemizde henüz yerleşmeyen bir olgu. Spor dalı olarak tek Futbol zorlanmadan gelir kaynağı bulabilirken diğer spor dalları büyük zorluklar çekerek bir yerlere gelebiliyorlar. Sıkıntı çektiğimiz nokta sponsorlara motorsporlarını anlatamamak. Burada birkaç soru öncesinde bahsettiğimiz ses getirecek – akıllarda uzun süre kalacak turnuvaların acilen yapılması hem bizleri sponsorlara daha da yakınlaştıracak hemde bu spor dalıda insanlar tarafından benimsenmiş olacak.

-Ralli ya da genel anlamıyla motorsporları aynı hanedanlık gibi babadan oğula geçen, dededen oğula kalan bir miras görünümünde. Mutlaka ailesinde bir yarış pilotu ya da bu sporun içinde yer alan kişiler bu sporu devam ettiriyor gibi gözüküyor. Bu nasıl aşılabilir? Bu kısır döngü nasıl tüm tabana yayılabilir?

– Burada şunun altını çizmek gerekiyor. Motorsporları zengin sporudur diye bir akıllarda kalan düşünce var. Ama kesinlikle böyle bir şey yok. Her spor dalı belli bir maddi desteğe ihtiyaç duymakta motorsporları da aynı şekilde bu destekle ilerlemekte. Yani her spor dalı gibi maddi desteğe ihtyacı var ama zengin sporudur demek doğru değil. Bu konuda medyada çıkan haberlerin, küçük bütçelerle kazanılan başarıların, organizsyonlara gelen kişilerin görüşlerinin duyurulması ile bu akıllarda kemikleşmiş düşünce bir nebze olsun yumuşatılabileceğini düşünüyorum. Ayrıca babadan oğula geçmesinin nedenlerinden biri de cesaret edilememesi olabilir. Ailelerin bu spordan korkmaları, aillelerinden kimsenin daha önce bu sporla bir bağlantısının olmaması da Motorsporlarından insanları uzaklaştırmakta.

-Peki ülkemizin büyük bölümü genç nüfusa sahip, gençler hızlı araç kullanmayı seviyorlar? Güçlü bir araç gördüler mi hemen etrafına toplanarak araç hakkında bilgi alıyorlar. Neden pistlerde onları göremiyoruz? Neden yarışlarda yeterli seyirci göremiyoruz? Bu sorun tanıtım eksikliğinden mi yoksa insanları yeterli eğitim ve bilgi verilmemesinden mi kaynaklanmakta?

– Bence sorun her ikisinden de kaynaklanıyor. Hem tanıtım hem de bilgi eksikliği ön plana çıkmakta. Evet insanlar güzel bir araç gördüklerinde etrafına toplanıyorlar ve bilgi alıyorlar ama sonra kafalarında bende sürerim daha iyi yaparım düşüncesi oluşuyor. Buda insanlarda ters etki yaratarak organizasyonları takip etmemesine, spordan uzaklaşmalarına yol açıyor. Birde dışarıdan herşey kolay gözükür ya. Bu spor dalıda aynen öyle gözükmekte. Derine inersek pilotun kondisyonu, aracınızın hatasız olması, güçlü bir servisinizin olması gibi çok önemli detayları içinde barındırıyor. Nasıl bir futbol takımı her bir oyuncusu, taraftarıi teknik drektörü ile berlikte bir bütünse motorposrlarıda aynı şekilde bir takım işi ve buda bu sporun kolay bir spor olmadığının en açık kanıtı.

Formula-G:
-Gelelim Formula – G yarışına. Işık Üniversitesinin hazırladığı Apollon I -1 isimli güneş aracı ile yarışacaksın. Teklif kimden geldi? Bu karar verme aşamasını anlatabilir misin?

– Teklif tamamen şans eseri oldu. Ortak bir arkadaşımız vasıtasıyla bu ekiple tanıştım. Merak ettiğim ve 2005 yılından beri yapıldığını öğrenince benimde yer almam gerekitğini düşünerek teklifi kabul ettim.

-2005 yılından beri yapılan bir nevi yarış organizasyonu. Daha önceden güneş araçları yada alternatif enerjiler hakkında bir bilgin, bir bağlantın var mıydı?

– Hiçbir bilgim yoktu. Ekibim beni bu konuda bilgilendirdi.

-Işık Üniversitesinin bu teklifi sunduğunda kafandaki sorular nelerdi? İlk sorduğun soru ne idi?

– Yarışın nasıl olabileceği konusunda sorularım oldu. Çünkü araçlar güneşten enerjiyi alıp akülerinden depolanıyorlar ve bu depodan araçlar elektrik enerjisini sağlamakta. Aküler bittiğinde neler olacağı hakkında kafamda sorular vardı ama arkadaşlarım tüm bu soruları cevaplayarak kafamdanki soru işaretlerini yok ettiler.

-Senin kullandığın Palio 1600’e hiç benzemeyen bir araç. Özellikle bu araç bir ralli otomobili değil? Saatteki hızıda oldukça düşük. Bu seni nasıl etkileyecek? Sürekli gaz pedalına basma isteğini nasıl bastırmayı planlıyorsun?

– 2 gündür antreman yapıyoruz. Bu konuda stratejimizide buna göre belirtiyoruz. En dayanıklı olup, aracın el verdiği şekilde en hızlı turu atarak yarışı bitirmek hedefimiz. Buna aslında alışığım Endurans ve go-kartta da fazla hız yapmıyorsunuz oradada benzer durumlar ortaya çıkmakta. Bu konuda zorluk çekebileceğimi düşünmüyorum. Evet canım sıkılacaktır, gaz pedalına istediğim gibi basamayacağım çünkü.

-Formula-G yarışı için özel bir antreman – çalışma – araştırma yaptın mı?
-Aslında bu yarışta araçların gitmesinden çok, araç içindeki sürücülerin sıcağa dayanma güçlerini sınayan bir yarış. Bayan pilotlar için aslında fazla kilolarından kurtulmak için birebir. Bu durumu sen nasıl idare etmeyi planlıyorsun?

– Ralli parkurlarında da araçlarımızın içi yüksek sıcaklıklara ulaşmakta. Bu konuda bir sıkıntı hissetmeyeceğimden eminim. Çünkü or aracın içine girdiğim anda yarış sonuna kadar hiçbir şey hissetmeden, odaklandığım şeyi başarana kadar devam etmekteyim. Ama yarış bitiminde belli sıkıntılarla karşılaşabiliyorum su kaybı, tansiyon düşüklüğü v.b.

-Bu yarışmadaki senin hedefin nedir? Rakip olarak hangi takımları görmektesin?

– İlk kez katılan bir takım. İlk hedef bitirebilmek ve bunu ilk 10 içinde yapabilmek. Ben aslında ilk 5 için geldim. İddaa yoksa yarışmanın pek anlamı kalmıyor.

-Son olarak hale en genç ralli pilotu ünvanını elinde bulunduruyorsun. Senden sonra gelecek ve ünvanını elinden alacak yeni ralli pilotu bayanlara önerilerin nelerdir?

– Evet bu en genç ralli pilotu, elimden çok çabuk gidebilecek bir ünvan. Ama ben bunu en genç ralli şampiyonu olarak değiştirmek istiyorum. Bu sayede uzun süre elimde tutabileceğim bir ünvanım olacaktır. Arkamdan gelecek bayan pilotlarada her zaman desteğimiz sonsuz, çok az sayıda bayan ralliye katılmakta artık erkek pilot geçmekten sıkıldık 🙂 bayan pilotlar çoğalırsa onlarla kıyasıya mücadele etmek istiyoruz. Kendilerini ralli parkurlarına bekliyoruz.

– 40 dk süren röportajımızda bu spora nasıl başladığından bahsederek giriş yaptık, karşılaştığı zorluklardan, sevdiği araçlardan, karşılaştığı zorluklardan, hedeflerinden, motorsporları organizsyonlarıdan ve kendinden sonra gelecek bayan rallicilere öğütlerinden bahsederek damalı bayrağa ulaştık. Hazırladığımız soruların hepsini cevapladığı ve net cevaplar verdiği için En Genç Bayan Ralli Pilotumuz Burcu’ya teşekkürlerimizi iletiyorum. Elimizden geldiğince haberlerini yapmaya, duyurmaya çalışacağımızı bildiriyorum. Hedeflerine ulaşacağından En Genç Ralli Şampiyonu olacağından eminim. Kendisi tebrik ediyorum ve hedeflerine kesintisiz ulaşmasını diliyorum.

Reklam Alanı

 

Benzer YazılarEtiketler

Yoruma Kapali

Reklamlar / Reklam Bilgi

Facebook / Aramıza katıl

Otomot Ağ / Hakkında

 

© 2010 Otomot.NET - Otomobil ve Motosiklet

14 Aralık 2006 tarihinden beri yayındayız. Site Haritası

OtomotWeb Teması Uretgec.com - Tasarım Ofisi