16 Ara
2006

253353.jpg
Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/news/391854.asp
Vural Savaş: Erke güzel bir çalışma, ikna oldum
Kuvvet makinası Erke’nin ne olduğunu kimse anlayamadı. Tanıtımına katılan emekli paşalar bile… Bir tek Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş dışında. Savaş, Erke’yi görmese de ikna olduğunu söyledi.TÜLAY SAĞLAM – YASEMİN ARPA
NTV-MSNBC
Güncelleme: 15:17 TSI 24 Kasım 2006 CumaİSTANBUL – “Erke Bilimsel Düşüncenin Gücü” sloganı ile 29 Ekim’de bir kampanya başlatıldı. 21 Kasım’daki basın toplantısında ise ‘yüzyıla yön verecek buluş’ iddiasıyla proje kamuoyuna açıklandı. Bilim çevreleri, ‘hiçbir enerji kaynağına dayanmadan kendi kendine çalışan makine’ projesinin bilime aykırı olduğu görüşünde birleşiyor. Erke’nin basın toplantısına katılanlar arasında bulunan Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da vardı. Savaş, “Buluşu gördünüz mü?” sorusuna, “Görmedim ama çok güzel bir çalışma, ben ikna oldum” dedi.Savaş, projenin aslında bir makine değil de, sivil toplum hareketi ya da siyasi oluşum olabileceği yönündeki iddialara, “Bu iddialar mantıklı değil. Basın toplantısına katılanlar geçtiğimiz seçimlerde barajı geçebilecek partilerden teklifler almış ve bu teklifleri reddetmiş isimler. Hepsi 70-80 yaşında ve politikayı düşünmeyen isimler. Niyetleri olsaydı politikaya girerlerdi. Proje hakkında olumsuz kanaat açıklayanlar mahçup olacak” diye yanıt verdi.“ÇOK GÜZEL BİR ÇALIŞMA”
Vural Savaş, Erke Mühendislik’ten Çetin Uğural ve projeden sorumlu bir mühendisin basın toplantısı öncesinde kendisi bilgilendirdiğini söyleyerek, “Güzel bir çalışma, somut hale gelmiş, denemeleri yapılmış, sonuç alınmış, seri üretime en kısa zamanda geçilecek” dedi, ancak makinenin ne olduğu konusunda bilgi vermedi.“KENDİLERİNE AİT OLDUĞUNU KANITLAMAK İSTEDİLER”
Savaş, toplantının amacına ulaştığını söyledi: “Erke yöneticileri tereddütleri ortadan kaldırmak yerine, 1992’den beri üzerinde çalıştıkları projenin kendilerine ait olduğunu kamuoyuna göstermek istedi. Seri üretime geçtikten sonra projeyi sahiplenmek isteyen başkaları çıkardı. Şimdiden gazetelerde boy göstermeye başladılar bile.”
253373.jpg
Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/news/391912.asp
İnönü: Böyle makina olmaz
Fizik profesörü Erdal İnönü başta olmak üzere fizikçi ve akademisyenler Erke için “Fizik kurallarına aykırı” yorumunu yaptı. Zihni Sinir’in yaratıcısı İrfan Sayar ise, “İkinci bir ‘Şey’ vakası olabilir” dedi.YASEMİN ARPA-TÜLAY SAĞLAM
NTV-MSNBC
Güncelleme: 17:32 TSI 23 Kasım 2006 PerşembeİSTANBUL – Erke Yönetim Kurulu Danışmanı Emekli Tümgeneral Çetin Uğural’ın “Bilimsel esaslarını daha sonra açıklayacağız” dediği projeye bilim dünyası temkinli yaklaşıyor ve fizik kurallarına aykırı buluyor.Fizik profesörü ve siyasetçi Prof. Dr. Erdal İnönü, “Ben toplantıda yoktum. Gazetelerden öğrendiğime göre bu proje enerjinin korunması ilkesine aykırı. ‘Enerjinin Korunması Yasası’, fiziğin temel yasalarından biridir, bugüne kadar da istisnası bulunmamıştır. Bu yasaya karşıysa böyle bir makina olmaz. Ama gizli bir şekilde bir enerji alıyorsa bir yerden o zaman olur. Böyle çalışmalarda enerji bir yerden alınıyor ama göstermiyorlar, söylemiyorlar veyahut farkında değiller. Hiçbir yerden enerji almadan kendisi enerji üretemez, yani ‘Enerji almadan enerji üretiyor’ iddiası geçersizdir” dedi.Erdal İnönü, projenin sivil toplum hareketi veya siyasi bir girişim olabileceğine ilişkin iddialara ise “Sivil toplum hareketi başka türlü olur, geçersiz bir iddia ile olmaz” yanıtını verdi.DOÇ. DR. TEKİN: PROJE BOŞ ÇIKACAK
ODTÜ Fizik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Bayram Tekin de enerji vermeden enerji almanın bilimsel olarak mümkün olmadığını vurgulayarak, “Tahmin ediyorum bu proje boş çıkacak. 18. ve 19. yüzyılda kendi kendine sonsuza kadar hareket eden makineler olur mu diye düşünülmüş, sonsuz devri daim makineleri üzerine çalışılmış ama daha sonra termo dinamiğin kuralları iyice yerleştikten sonra bunun mümkün olmadığı ortaya çıkmış. Özetle iddia ettikleri şekilde bir makinenin çalışmasına hiçbir fizik kuralı izin vermiyor” dedi.DOÇ. DR ŞİŞMAN: BUNA BENZER ÇOK OLAY YAŞADIK
İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü’nden Doç. Dr. Altuğ Şişman ise bu tür proje ve buluşlarla kendilerine daha önce birçok başvurunun olduğunu ama bunların hepsinde bilimsel hataların bulunduğunu ifade etti: “Buna benzer çok olay yaşadık. Temelde fizik prensiplerinin ihlal edildiği, enerji vermeden enerji alan bir sistemden bahsediliyor. Bu bilimsel olarak mümkün değil. Bilim tabi ki zamanla gelişiyor ve değişiyor. Bilimde doğru kabul edilenlerin bir süre sonra belirli şartlar altında doğru olmadığı anlaşılıyor. Bu anlamda her zaman kuşkucu bakış gerekli bir bakıştır ancak hiçbir zaman temel yasaların ihlal edildiği ve tümüyle ortadan kalktığı mekanizmalar gözlemlenmiş değil.”ENERJİ UZMANI PAMİR: PAŞALARIN OLMASI İLGİNÇ
Enerji Uzmanı ve Petrol Mühendisi Necdet Pamir de, “Gizlilik nedeniyle Erke’yi göstermiyorlar. Eğer ete kemiğe büründürüp somut bir şeyler söylenirse bunun önemi ve değeri hakkında konuşabiliriz. Keşke iyi bir buluş olsa, saygı duyarım ama bunu reklamla, paşalarla, Swissotel’de yapmanın anlamını pek çözemedim” dedi.ZİHNİ SİNİR’İN YARATICISI SAYAR: HEYECAN VERİCİ
Prof. Zihni Sinir karakterinin yaratıcısı İrfan Sayar Türkiye’de bu tür icatların konuşuluyor olmasını ‘heyecan verici’ olarak nitelendirerek şunları söyledi: “Böyle bir tanıtım yapıldığında insanın hayal gücü çok geniş olduğu için çok büyük beklentiler içine girebilir. Mesela geçtiğimiz yıllarda ‘Ginger olayı’ (Şey) yaşandı. O da ‘yüzyılın icadı’ diye çıkmıştı. Sonuçta güzel bir şeydi ama çıktığında tanıtıldığı zamanki etkiyi yaratmamıştı. Yani ortaya çıkan şey ne kadar iyi olursa olsun insanlarda hayal kırıklığı yaratacaktır. Ben bu tip projeleri konuşuyor ve sorguluyor olmamızı heyecan verici buluyorum ve bunların devam etmesini diliyorum.”KÜÇÜK MUCİTLER KULUBÜ: OLUMLU KARŞILIYORUZ
Küçük Mucitler Kulübü’nden Melih Yalçıneli de Türkiye’nin gelecekteki mucitlerini yaratmaya çalışan biri olarak projeyi olumlu karşıladığını ifade etti. Yalçıneli, “Bu tür projeler bana biraz ütopik geliyor ama yine de olumlu karşılıyorum. Mucitler yetiştirmeye çalışan biri olarak bu projenin de ayakları yere basan bir proje olmasını diliyorum” dedi.
Geçmişte Yer Alan Bu Tip Projeler ve Akibetleri:
Dönergeç bolluğuErke firmasının enerji tüketmeden enerji ürettiğini öne sürdüğü “Erke Dönergeç” adlı meçhul icat belirsizliğini korurken, video paylaşım sitesi youtube birbirinden farklı “dönergeçleri” mucitleri ve çalışma prensipleriyle anlatan videoları yayınlıyor.Erke’nin günler süren ilanlarla merak uyandırıp ardından “güvenlik” gerekçesiyle ayrıntılarını açıklamadığı bedava enerji aleti “Erke Dönergeç” internetteki benzerlerinden anlaşıldığı kadarıyla çok basit bir çalışma prensibine sahip. Manyetik alanların itme çekme kuvvetini kullanan ve bu hareketi sürekli hale getiren Dönergeç’lerin enerji tüketmeden enerji üretebilmeleri mümkün. Alet, mıknatısın aynı kutuplarının birbirini itmesi esasına dayanıyor. Dairesel bir yüzeyi saracak tekerleğin içine mıknatıs yerleştirildiğinde oluşan manyetik itme çekme kuvveti içerde kalan dairenin dönmesini sağlıyor. Manyetik alan ne kadar güçlüyse iç tekerleğin dönme hızı da o kadar artıyor. İç tekerleğin hareketini enerjiye dönüştürmek içinse bir mil ve mile bağlı dinamo yeterli oluyor.Dünyanın değişik bölgelerinden bedava enerji üreten aletin mucitleri youtube’da yerlerini almış durumda. Sitede, bir Japon firmasının manyetik enerji ile çalışan motorsikletinin reklamını görmek bile mümkün.MANYETİK TEKNOLOJİ HAVAYLA BİRLEŞTİAmerikalı Steorn firması manyetik teknolojiyi inceltilmiş havayla birleştirerek enerji üreten yeni bir makine yarattı. Kaynaksız enerji ürettiği savunulan makineyle ilgili birçok haber yapıldı. İnternette de yer alan haberlerde Steorn CEO’su Sean McCarthy buluşlarının ayrıntılarını ve çalışma prensiplerini anlattı. McCarthy’ye göre bu makine otomobil endüstrisine karşı bir buluş değil ama bu sayede daha az toksit üreten otomobiller yapmak mümkün. McCarthy de Erke firması yöneticileri gibi bu makineden para kazanmak niyetinde olmadığını vurguladı.Bedava enerji üreten makineyi TV programlarında anlatan Sean McCarthy, uluslararası haber ajansı Assocaited Press’e de haber olmuş. McCarthy, AP’ye verdiği röportajda Erke firmasının aksine kendi dönergecinin nasıl çalıştığını, nerelerde kullanılabileceğini anlatıyor. Beklenen Einricht sonunda gazetecilerin karşısına çıkıyor.Avlunun ortasına getirilmiş spor otomobilin benzin kapağını açıyor, elindeki uzun bir çubuğu sonuna kadar depoya sokup geri çekiyor, basın mensuplarına uzatıp kuru olduğunu yani depoda benzin bulunmadığını gösteriyor.Ardından aynı çubukla depoya vurarak içinin boş olduğunu bu kez de çıkan sesle kanıtlıyor.Sonra gazetecilerden motöre ve araca bakmalarını, yedek bir benzin deposu vs bulunmadığını bizzat kontrol etmelerini istiyor.xNihayet, bahçedeki bir musluğa bağlı hortumla elindeki büyük boş bir bidona su dolduruyor. (Suyu basın mensuplarına tattırıyor elbet.)Cebinden çıkardığı küçük bir şişedeki yeşil bir sıvıyı (“İzninizle formülü bende saklı…”) da bu suyun içine katıp, karıştırıyor. Elde ettiği karışımı arabanın benzin deposuna dolduruyor. Direksiyona geçiyor, marşı basıp motörü çalıştırıyor ve gazetecileri aracıyla çiftlikte bir tur atmaya davet ediyor.Ertesi gün, haber bütün gazetelerin birinci sayfasındadır elbet: ‘Mühendis’ Louis Einricht benzinden 30 kere daha ucuz bir akaryakıt icat etti! Galonu (4,5 litra) 1 sente gelen sınırsız bir akaryakıt…Savaş sebebiyle benzin sıkıntısı çekilen, akaryakıt fiyatının tavan yaptığı sıkıntılı günlerde haber bomba gibi patlıyor elbet.Aaa pardon, söylemeyi unuttum: Tarih 11 nisan 1916*http://preview.hurriyet.com.tr/preview/image.aspx?picid=2510304Einricht hemen o günden başlayarak yüzlerce ortaklık teklifi alıyor elbet. Ama iki hafta boyunca hiçbir çağrıya, hiçbir öneriye cevap vermiyor. Kimseyle konuşmuyor. Ta efsanevi işadamı, otomobil kralı Henry Ford bizzat çiftliğine görüşmeye gelene kadar.

Einricht ünlü mucit ve işadamına küçük bir gösteri yapıyor. Ford şahsi kullanımı ve araştırmalarını sürdürmesi için Einricht’e bir Ford T2 hediye ediyor ve “müstakbel ve kârlı işbirliğimizin” ilk adımı olarak, nakit 10.000 dolar (1916 doları!) avans ödüyor. İki mucit ve geleceğin ortağı el sıkışıyorlar. Ford anlaşmalarının şimdilik gizli kalmasını rica ederek ayrılıyor.

Ama basından saklamak mümkün mü? ‘Kimliğini gizleyen bir muhbir’ New York Times’ı arayarak bilgi veriyor. Gazete ertesi gün haberi manşetten patlatıyor: Mucize akaryakıt artık otomobil devi H.Ford’un!..

Hiram Percy Maxim – Maxim Mühimmat Şirketi’nin patronu – bu haberi okuduğu gibi Farmingdale’e koşuyor:

– Mr.Ford ile yazılı bir anlaşma imzaladınız mı?
– Hayır, sadece prensipte el sıkıştık.
– Yani size daha iyi bir teklif yapsam?
– Hele bir söyleyin bakalım!..

Rivayet edenler rivayet ederler ki, Maxim o gün mucize icadın sahibine tam… 1.000.000 $’lık bir çek kesmiştir. Ayrıca şirketinin, tanesi 10,5 dolardan nama yazılı 100.000 hisse senedini elden teslim etmiştir.

1916’nın 2.000.000 $’ı…

Henry Ford küplere biner. Başında Thomas A.Edison’un bulunduğu mühendislerinden Einricht’in icadını incelemelerini ister. Edison araştırma sonuçlarını bizzat bildirdiğinde, aynı Ford bu kez kahkahalarla gülecektir:

Einricht’in “mucize yakıtı”, bir aseton – asetilen karışımından ibaretti. 30 cl’si 4.5 litre suyla katılınca, elde edilen karışım gerçekten benzinli bir motörü çalıştırıyordu. Ama iki küçük sakıncası vardı:

– Karışımın fiyatı benzinin bir misliydi
– Ve motörün kısa sürede paslanmasına sebep oluyordu.

Not: Hayır efendim, hayır! Öylesine, bir anekdot olsun diye anlattım. Erke ile filen ne alakası var?

Kaynak: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=5550120 Kaynak: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=5519216

3.Sayfada Erke’nin Açıklamasına ve Konu ile ilgili Vidyolara Bakabilirsiniz >>

Sayfalar: 1 2 3

Reklam Alanı

 

Benzer YazılarEtiketler

  • Benzer Yazı Bulunamadı.

37 Yorum - Yakıt Gerektirmeyen Kuvvet MakinesiYorum Yaz / Geribildirimde bulun

  1. Yorumcu / 216 / 26 Ekim 2009

    Çok yakında Raitingi yüksek ulusal bir kanalda “Haydi Bul Türkiye” adlı bir Program hazırlanmaktadır.Tasarılarınız, Buluşlarınız, Keşif hatta Araştırmalarınız, Bilime, ekonomiye Dünyaya ve Ülkemize İnsanlığa yapacağınız katkı ve düşüncelerinizi Kendi mekanınızda, belki Atelenizde belki çalışma odanızda , kimbilir belki de bir kahve hanede çayınızı yudumlarken düşlediğiniz, bütün bu tasarımlarınızı Dünyaya duyurmak için Facebooktan grubumuzu ve iletişim Tlf.larımızı bularak ulaşabilirsiniz…

    ….Güç Sizsiniz…
    Saygılar Türkiyem….

  2. Yorumcu / osman kaçmaz / 05 Kasım 2009

    Sevgili Cumali Gedik;
    Erke’cilerin yapmaya çalıştıklarını ilk zamanlar merakla izlemiştim.Ben de senin projene benzer manyetik enerji temelli kesintisiz elektrik üretimi üzerine yıllardır kafa yordum.Teoride gerçekleşmesi için hiçbir engel yok.Fakat deneme imkanı bulamadığımız için,yardım istediğimiz kaynaklar hep bilinen bilimsel kurallara göre değerlendirip “deli saçması” olarak görerek yan çiziyorlar.Türkiye’de yetki/belge sultası hakim.Bu kuralın dışında “İLHAM” gibi Allah’ın lütfuyla gerçekleşebilecek buluşları kabul edemiyorlar.Halbuki herşey ancak yüce yaratıcının izniyle hayat buluyor ve insanlar bunu birer nimet olarak kullanıyor.Senin çalışmalarını gönülden destekliyor ve Allah yardımcın olsun diyorum.

  3. Yorumcu / Cumali GEDİK / 10 Kasım 2009

    Sayın Osman Kaçmaz ile Sayın Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun mynet ten haberini okudum ve sonunda kafamın tası attı.

    Başbakan bir terör örgütü lideri gibi konuşup davranıyorsun burası dingonun ahırı değil!
    Amacın belli TC devletinde kaoslar yaratarak Türk milletini sindirmeye çalışıyorsun, tüm terör örgütleri ile işbirliği yapıyorsun. Amacın açılım olmadığı aşikar. TSK’yi tasfiye etmek kadar basit bir olay değil senin amacın, senin amacın TSK’yi komple ortadan kaldırıp yok etmek.

    TSK’yi TC devletinin anti virüs programıdır peki anti virüs sistemini devre dışı bırakıldığında ne olur tabii ki tüm virüsler sisteme saldırır dolayısı ile sistem doğru çalışmaz ve bir süre sonra sistem çöker. Burada TSK’ ya çok iş düşüyor, başbakanında dediği gibi öyle yan gelip yatması değil komutanlar, bazen yanlış kişilerde doğru söz edebilir. Yan gelip yatarsan bu tarikat ve cemaat denen Allah düşmanları virüsler senin can damarına kadar sızar.

    Ülkede bir istihbarat teşkilatı vardı adı mitti galiba tabi, tabi mitti. Miti tasfiye etmişler anlaşılan çıtları çıkmıyor, ya da pamuk prenses gibi AKP gelip GDO elma verip zehirledi ve şimdi mit bir pirensin gelip kendini öpmesini bekliyor olmalı.

    Dün 20 Nisan 1931 (Yurtta sulh cihanda sulh) sözünün söylendiği tarih açılım tarihini kaçırdınız bugün 10 Kasım 2009 Salı.

    Her akşam gülmek için haberleri izliyorum komik bir iktidar sürekli olarak saçmalıyorlar akşam başka sabah başka demeçler veriyorlar bir şeyler söylüyorlar ama onlarda ne söylediklerini bilmiyorlar dolayısı ile de bende dayanamıyorum 12 şiddetinde gülüyorum hallerine gerçekten komik bir hükümet var iktidarda.

    Sizlerinde gördüğü gibi AKP taşeron bir hükümettir, ellerinden bir şey gelmez bildikleri tek şey kavga etmektir çünkü düşünme yeteneğini yitirmişlerdir. Verirsin USA $ dolarını boyarsın gözlerini yeşile ülkeyi kan gölüne çevirip kırmızıya dönüştürsen bile onların gözleri yeşil görmeye devam eder çünkü onların tüm inançları USA $ doları olmuştur ve onların allahı her zaman ki gibi ufak harfle yazılır.

    Fethullah Gülen davasına gelirsek şu anda kendisi ABD vatandaşı. ABD bu tip kişileri ülkesine almaz ama paranın açamadığı kapı yokmuş bu ABD olsa değişmediğini böylelikle görmüş olduk. Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere Gülen neden Arap ülkelerine değil de ABD gitti, Arap ülkeleri şeriatla yönetilir ve şer hükümlerine göre cemaat veya benzeri yasa dışı topluluk lideri olmak orada suçtur ve bu suçun cezası idamdır. Gülen Arap ülkelerine gitseydi onu hemen idam ederlerdi. Şeriatla yönetilen ülkelerde şıklara, şeyhlere, cemaat liderlerine veya benzeri topluluklara kesinlikle izin verilmez ve tolerans gösterilmez.
    Tarikatlar ve cemaatler Allaha şirk koşarlar ve bunu tüm şıklar ve şeyhler iyi bilir ama neden Allaha kul olsunlar bizim kulumuz olsunlar derler ve cemaat veya tarikat üyelerine istediklerini yaptırırlar, istedikleri Yargıtay mensubunu öldürtürler. Cemaat ve tarikatlar Allah düşmanıdır ve kuranı kerim bu konuda kısaca söyle der (Allah ile kul arasına kimse giremez) bu uyarı 4 büyük kutsal kitapta net bir şekilde açıklanmıştır.

    Üç beş tane ne olduğu belli olmayan sokak kabadayısı bu ülkeyi rehin almaya çıkmışlar ya bunlarda akıl yok yada başları gövdelerine ağır gelmeye başlamış. Görüldüğü üzere herkes safını belirlemiş. TSK bunlara değil komutan vermek bunlara selam bile vermeyin, inceldiği yerden kopsun.

    Yukarıda ki yazımdan dolayı bana dava açmak isteyen zanlılar varsa buyursun açsın.

  4. Yorumcu / osman kaçmaz / 11 Kasım 2009

    Sn.Cumali Gedik,

    5 Kasım tarihli yazıma cevaben yazdıklarınıza katılmıyorum.Sincan hakimi Osman Kaçmaz bey olduğumu düşünerek yandaş ifadelerle doldurduğun cümlelerini iade ediyorum.Her ne kadar elştirilerinde kısmen doğruluk varsa da, çok aşırı negatif ifadelerin var.Ben emekli bir asker olarak bazı bürokratik çarpıklıkları kastederek “etiket sultası” ndan bahsetmiştim.Fakat bu sulta ne bu hükümetin eseridir ne de birkaç dönem öncesinin.Demokratik açılımın bu tür çarpıklıkları çözeceğini ümit ederek hükümetin kendi ipini çekmeyi göze alacak kararlılığını izlemekteyim.Vatansever olmak sözde değil özde olmalı,bazen siyasi hayatını uğrunda feda edebileceğin sevdan olursa herşeyi göze alabilirsin.Allah bu vatanı özünde sevenlerden mahrum etmesin.

  5. Yorumcu / Cumali GEDİK / 13 Kasım 2009

    Sn Osman Kaçmaz

    Güzel kardeşim sen beni yanlış anladın o kişinin sen olmadığı ben zaten biliyorum. Benim savcı veya hakimden hiçbir beklentim yok, ben içimden gelen devleti koruma güdüsüyle saldırımı yaptım, savunmayı suçlular yapar.

  6. Yorumcu / admin / 13 Kasım 2009

    Yorumlara Kapatılmıştır.

Reklamlar / Reklam Bilgi

Facebook / Aramıza katıl

Otomot Ağ / Hakkında

 

© 2010 Otomot.NET - Otomobil ve Motosiklet

14 Aralık 2006 tarihinden beri yayındayız. Site Haritası

OtomotWeb Teması Uretgec.com - Tasarım Ofisi